20 Mart 2022 Pazar

TARIKATLAR NASIL YÜKSELDİ? (TARİKAT, TİCARET, SİYASÎ ÖRGÜTLENMELERİ), Mehmet ÖZCAN

TARİKATLAR NASIL YÜKSELDİ?

(TARİKAT, TİCARET, SİYASÎ ÖRGÜTLENMELERİ)

Mehmet ÖZCAN

“Emekli. Devlet Planlama Teşkilatı ve Hazine Uzmanı”

1970-1980 yılları arasında Devrimci ve Ülkücüler sokak çatışmaları ile enerjilerini birbirlerine boşaltırlarken, Siyasal İslâmcılar Ticaret ve Sanayi hayatına el attılar...

Millî Nizam Partisi vasıtasıyla koalisyon hükümetlerinde yer alıp, yatırımcı bakanlıklarda sessizce kadrolaştılar...

Kadrolaşmanın en yoğun olduğu yer:

Devlet Planlama Teşkilatı,

Sanayi Bakanlığı ve Devlet Sanayi İşçi Yatırım Bankası (DESİYAB) idi…

O tarihlerde Cemaat ve Tarikatlar bünyesinde yüzlerce "Çok Ortaklı Anonim Şirketler" kuruldu. Aşağıda resmini koyduğum DPT tarafından hazırlanan yatırım projeleri ile Sanayi Bakanlığından "Teşvik Belgesi" alan işbu şirketler, gene aynı bakanlığa bağlı olan Devlet Sanayi İşçi Yatırım Bankasından (DESİYAB) aldıkları faizsiz krediler ile fabrikalar kurup, sanayici oldular…

1988 yılında Turizm Bankası ile birleşerek Türk Kalkınma Bankası adını alan DESİYAP adlı banka 1975 de zaten bu amaçla kurulmuştu… Elinde iyi bir yatırım projesi olup da, finansman sıkıntısı çeken Çok Ortaklı Anonim Şirketlere finansman desteği vermek bu bankanın görevi idi…

DESİYAB'ın mevzuatına göre bunun da tarifi yapılmıştı… AŞ. deki her bir ortağın sermaye payı %10 geçmeyecek ve en az 200 ortaklı olacak. Her Tarikat de zaten Mürit sayısı olarak bu tarife fazlasıyla uyuyordu. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)’nın hazırladığı örnek projeler de kâğıt üzerinde çok rantabldı.

Söz konusu banka, nakit para vermek yerine, tesisin kurulumunu yapıp üzerine de ipotek koyduktan sonra, şirkete teslim ediyordu...

Bankacılık dilinde buna ayni (mal-makina) kredi deniliyor. İşin başında kurulum maliyeti kadar borçlanan; ancak, sıfır hisse ile tesise hissedar olan proje sahibi firma, dönem sonu işletme kârından, her bir işletme yılı için ödeyeceği:

%20 lik taksitlerle,

1.nci yılın sonunda %20,

İkinci yılın sonunda %40 ve nihayet 5.nci yılın sonunda tesisin yüzde yüz sahibi oluyordu…

Ortada bir yolsuzluk yoktu! Her şey mevzuata uygundu. Sadece derenin taşıyla derenin kuşu vuruluyor ve Tarikat Mensupları devlet eliyle sanayici oluyordu... 

Tarikatlar aynı örgütlenmeyi Yurt Dışındaki İşçilerimiz arasında da yaptılar:

KOMBASSAN,

YİBİTAŞ,

İHLAS HOLDİNG,

JETPA, ...vs. gibi çok ortaklı şirketler vasıtasıyla fabrikalar kurup, daha sonra onlara kârdan pay vermeyerek işçilerimizi mağdur ettiler...

Ortaklara dağıtılmayan kârlarla hisseler satın alınıp, o fabrikaların da sahibi oldular…

1980’lere gelindiğinde Cemaat ve Tarikatler bu tür faizsiz devlet destekleri ve kendi aralarındaki dayanışma ile ve yurt dışındaki işçilerimizi istismar ederek parayla tanışıp, ticaret erbabı ve sanayici oldular.

1980’lerden sonra Turgut Özal döneminde kurulan:

Faisal Finans,

Finans Bank,

Al Baraka gibi bankalar da tıpkı yukarıda örneğini verdiğimiz 70 li yıllardaki DESİYAB uygulaması gibi, faizsiz kredilerle Tarikat Şirketlerinin güçlenmesine katkı vermişlerdir…

Gene Turgut Özal döneminde:

“İhracatta Vergi İadesi

Yatırımlarda Kaynak Kullanımı

Destekleme Pirimi” uygulamalarından da her yatırımcı olduğu gibi bu şirketler de fazlasıyla yararlanmışlardır…

Kendi öz kaynak harcamaları ile yatırım yapan şirketlere, yaptığı sabit yatırım harcamasının %50 sine varan hibeler, DPT’nin uygun görmesi ile ve Türk Kalkınma Bankasınca devlet desteği olarak verilmiştir.

Yatırım, ihracat ya da herhangi bir ticarî faaliyette bir finansman kaynağı olarak sermayenin faiz maliyeti, elbette çok yüksek ve temini de çok güçtür… Normal Şirketler bu maliyet altında ezilirken:

Cemaat ve Tarikat Şirketleri hem devletçe kendilerine sunulan bu faizsiz kredilerden, hem de kendi aralarındaki dayanışmadan dolayı, herhangi bir finansman sıkıntısı çekmemişlerdir…

2000 li yıllara gelindiğinde Cemaat ve Tarikat Şirketleri çoktaan devasa holdingler haline gelmişlerdi... Ticaret ve Sanayinin her sektöründe binlerce tesis sahibi olmuşlardır…

Bir zamanlar Türkiye'nin tek işveren kuruluşu olan TÜSİAD'ın artık esamesi okunmazken, Cemaat Şirketleri’nin üye olduğu:

MÜSİAD’ın, 11.000 üyesi ve 60.000 civarındaki işletmesi ile Türkiye'nin en büyük işveren kuruluşu olmuştur...

İşte AKP böylesine güçlü bir sermaye alt yapısı üzerine kurulup, iktidar olmuştur!.. 

AKP İktidarı, Cemaat ve Tarikatler’in ve bunların Ticarethanelerinin Siyasetle desteklenmiş sermayelerinin Siyasî İktidarıdır

AKP’nin en büyük iktidar ortağı da önceleri FETÖ idi…

FETÖ'ye ait şirketlerin faizsiz kredi ihtiyacı için, ASYA BANK Kurduruldu… Asyabank'tan alınan faizsiz kredilerle, binlerce FETÖ Müridi, Sanayici oldu.

Gemiler, Gemicikler bile bu kredilerle alındı. FETÖ’nün kurduğu İş Adamları Derneğinin adı: TUSKON idi ve bünyesindeki şirket sayısı: Elli bini (50.000) aşmıştı…

FETÖ için ayrıca:

Seksen yedi (87) Ana Okulu,

İki Yüz Yetmiş Dört (274) İlkokul,

Üç Yüz Altı (306) Ortaokul,

Dört Yüz İki (402) Adet Lise,

On Sekiz Adet(18) Adet de Üniversite Kurduruldu…

Yüzlerce Dershane ve "Işık Evleri" adı altında Özel Yurtlar açtırıldı. Bunlar için bedava arsalar ile nakdi teşvik ve hibeler verildi...

Devletçe yeni okul ve yurtlar yapılmayarak fakir fukara çocukları FETÖ’nün kucağına atılmıştı!

FETÖ ile ortaklık bozulunca, bu okul ve yurtlar diğer Cemaatlere devredildi...

Bir zamanlar FETÖ ile birlikte aynı gaye için yürünen yol, şimdi diğer Tarikatlarla yürünmektedir..

FETÖ ye verilen devlet destekleri şimdi tam gaz diğer Tarikat, Vakıf ve Şirketleri’ne verilmektedir.

-Halen Özel Okul ve Özel Yurt Yatırımları Sanayi Bakanlığınca teşvik edilmekte ve aşağıdaki devlet desteklerinden yararlanmaktadır.

-Bedava Arsa Desteği,

-Faiz desteği: %7 puan,

-KDV istisnası,

-10 yıl boyunca SGK İşveren Hissesi Desteği,

-Gelir Vergisi Muafiyeti…vb. Ayrıca MEB tarafından okullara öğrenci başına 2500-3000.TL. lira arasında Eğitim Desteği de verilmektedir…

AKP İktidarında Devlet, yirmi (20) yıldır okul ve yurt yapmazken Özel Okul ve Yurt Yatırımlarını Teşvik bahanesi ile Tarikat, Vakıf ve Şirketlerine kaynak aktarmaktadır...

Dün FETÖ'ye teslim ettikleri, fakir fukara çocuklarını, bugün diğer Cemaatlerin kucağına atılmaktadır… 

Eğitim Politikaları Uzmanı Prof. Dr. Esengül BALCI’nın 2018 yılında hazırlamış olduğu, bir rapora göre, Türkiye'de şu an:

10.053 Özel Eğitim Kurumunun üçte biri, yani; 3000'i,

4000 Özel Öğrenci Yurdunun ise, 2480'ı Cemaat ve Tarikatlarla bağlantılıdır… 

FETO’den sonra, devletin rutin işlerini yürüten Bakanlık ile Kamu Kuruluşları da muhtelif Cemaat ve Tarikatlar arasında pay edildi:

İç işleri ve Sağlık Bakanlığı             : Menzil Tarikatine,

Yargı ve Adalet Bakanlığı                : İskender Paşa Cemaatine,

Milli Eğitim ve Üniversiteler          : İmam Hatip ve İlâhiyat Mezunları Derneği'ne, 

Kuran Kursları, Yatılı Okullar             : Süleymancılara,

Arapça Medreseler, Sübyan Okulları   : İsmail Ağa Cemaatine,

Savunma Sanayii ise                            : Nakşibendi Tarikatı’na verilmiştir...

Tarikatlar, kurdukları muhtelif Dernek ve Vakıflar ile Kamuda faaliyet göstermektedirler.

Nurcular’ın Vakfı da: Hayra Davet Vakfı'dır.

Hayra Davet Vakfı: Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygün'ün, açıklamasına göre: Temmuz 2015 tarihinde kurulmuş, Kuruluş Senedi, 10 Eylül 2015 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanmıştır...

Vakfın manevî başkanı, Saidi Nursi'nin öğrencilerinden Molla Muhammet Emin'dir.

Milletvekili İlhami Aygün'ün açıklaması ve Gazeteci Müyesser YILDIZ’ın Oda TV. deki makalesine göre, Vakfın diğer kurucuları aşağıdadır:

Prof. Haluk GÖRGÜN: Şu an, ASELSAN Yönetim Kurulu başkanıdır.

Prof. İsmail DEMİR: Savunma Sanayi Başkanı.

Dr. Celal Sami TÜFEKCI: Savunma Sanayi Başkan Yardımcısıdır.

Dr. Selman NAS: TAI Uzay Sistemleri Başkanı

Serdar DEMİR: TAI Pazarlama ve İletişim Başkanı.

Vakfın bir başka kurucu üyesi de Prof. Recep ŞENTÜRK; İbni Haldun Üniversitesi Rektörüdür.

Son iki yılda atanan on bir (11) rektörün tamamının da İlahiyat kökenli olduğunu, on sekiz (18) rektörün de AKP eski Milletvekili olduğunu Adana Milletvekili Burhanettin Bulut'tan öğreniyoruz.  

Vah zavallı ülkem vah!.. 

Türkiye, bilim, ahlâk, adalet ve liyakate göre değil, Cemaat ve Tarikatlar eliyle yönetilir olmuş. Bilimin yerini safsata almış. İlim, irfan kaynağı olması gereken yerlerden rezaletler fışkırıyor...

Artuklu Universitesi. Rektörü Prof. Dr. Ahmet AĞIRAKÇA: "Demokrasi isteyen kâfirdir, tövbe etmezse, öldürülmelidir!.." diye biliyor ve medyaya sarıkla poz veriyor!..

Bir başka Tarikatçı Prof. Dr. Bedri Gencer: "Elâzığ’daki depreme, sübyan evliliğin yasaklanmasının sebep olduğunu!..” söylüyor.

Bir diğer Tarikatci Prof. Dr. Yavuz ÖRNEK: "Nuh Aleyhiselam'ın Tufan esnasında oğluyla cep telefonu ile konuştuğunu!.." iddia ediyor." 

Maalesef rezaletlerin biri bitmeden diğeri başlıyor… Cahillik, yobazlık, sahtekarlık, sapıklık, yurt çocuklarına tecavüz, ihanet, iltimas…vs almış başını gidiyor! 

Antalya'da Tarikat Yurdunda kalan bilgisayar öğrencisi bir genç, yurdun meczup aşcısı tarafından “Deccal” diye baltayla katlediliyor…

Babasının zoruyla bir başka Tarikat Yurdunda kalan Tıp öğrencisi Enes ise baskılara dayanamayarak intihar ediyor.

Tarikat yurtlarından çocuk çığlıkları hiç bitmiyor!..

Güzel ülkem, Şeyhler, Şıhlar, Seyyid, Derviş ve Meczuplar ülkesi olmuş…

İktidar ortağı MHP: “Hâlâ beka, bekaa!” diyerek, olup bitenleri görmezden geliyor!..

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder