22 Aralık 2023 Cuma

ŞEYH SAİT VE MUSUL-KERKÜK; Naim BABÜROĞLU

ŞEYH SAİT VE MUSUL-KERKÜK

   Naim BABÜROĞLU

Bir Jandarma Birliği, altı asker kaçağını yakalamak için 13 Şubat 1925’te Bingöl’ün Eğil Bucağı’na bağlı Piran köyüne gelir. 

Piran Köyü, Şeyh Sait’in kardeşi Şeyh Abdurrahman’ın köyüydü.

Ayaklanma hazırlığı yapan Şeyh Sait, üç yüz kadar atlı isyancıyla birlikte oradaydı.

Kaçakları Jandarmaya vermek istemedi. Birlik komutanları, görevlerini yapmak zorunda olduklarını söylediler.

Bunun üzerine Şeyh Sait, subay ve askerlere ateş açar. İki teğmeni tutsak alır. (1) 

Planlanan ve tarihe Şeyh Sait isyanı olarak geçen ayaklanma böylece başlatılmış olur. (2)

Hınıslı bir aşiret reisi olan Şeyh Sait, bölgedeki Nakşibendi Tarikatı’na bağlı müritlerin önderi, okuma yazma bilmeyen bir toprak ağasıydı. (3) 

Dinsel konumunu kullanarak, köylülere ücretsiz çobanlık yaptırmış ve onların sırtından büyük bir servet kazanmıştı. Ankara’da kurulan Cumhuriyet onu rahatsız ediyordu. Osmanlı döneminde sahip olduğu ayrıcalıklı haklarını yitirmekten korkuyordu. (4)

Ayaklanmaya, özellikle Varto ve Tunceli’nin Alevi aşiretleri katılmadılar. Hatta karşı koydular. Veli Ağa Aşireti, Şeyh Sait’e karşı savaştı. Mustafa Kemal Paşa, bu nedenle 27 Şubat 1925’te Hormek Aşireti’ne bir kutlama telgrafı gönderdi.” (5)

Şeyh Sait’in adamları, ellerinde yeşil sancak, göğüslerinin üzerinde Kur’an-ı Kerim; bankaları, evleri, dükkânları basıp soyarak ilerlediler. (6) 

Kürdistan’ın geçici başkenti yapmayı düşündükleri Bingöl ve Elazığ’ı ele geçirdiler. Lice’yi Ergani’yi ve çok sayıda köyü işgal ettiler. (7) 

Silahlı isyancılar, cami şerefelerinden Türk askerine ateş açtılar. (8) 

Çatışmalar, Diyarbakır’da bir savaş durumunu yansıtıyordu. (9) 

Şeyh Sait’in hocaları, Şeyh Sait’le birlikte savaşanlara Cennet’te ödüller vadediyordu.

Kent ve köylerde, yerden ve havadan bildiriler dağıtılıyor:

“Hilafetsiz Müslümanlık olmaz; saltanat ve hilafet geri getirilmeli, okullarda dinsizlik öğreten, kadınları yarı çıplak gezdiren Kemalist hükûmetin başı ezilmelidir....” deniyordu. Ayaklanmacılar hem dini hem de etnik yapıyı kullandılar. (10)

Şeyh Sait İsyanı, Kürtçülerin ve Şeriatçıların anlattığı gibi Piran’da (Dicle) hazırlıksız bir şekilde aniden başlamadı. En az iki yıldır hazırlıkları yapılıyordu.

İngiliz istihbaratı isyanın çıkacağını yedi ay önce Londra’ya bildirmişti. İngilizler, Musul-Kerkük için adım atan Türkiye’ye karşı Nakşi-Kürt kartını masaya sürmek için hazırlık yapmıştı.

İngilizler, Musul-Kerkük’e el koymak için çalışırken, Kürtçüler ise “Kürt-İslam Devleti” kurmak hayaliyle onlarla iş birliği yapıyorlardı. İngilizler, isyanın zamanlamasını Türkiye’nin Musul-Kerkük’e odaklanacağı sırada, enerjisini ve kuvvetini isyan bölgesine çekecek şekilde planladılar.

İsyan başarılı olmazsa bile, Türkiye kuvvet gönderemeyeceği için Mnusul-Kerkük’ten olacaktı. İngiltere’nin istediği buydu. Böyle de oldu.

Ayaklanmanın başlangıç aşamasında, Bağdat’taki Fransız Komiserliği, Paris’e 40 sayfalık bir rapor gönderir. Raporda şöyle yazılır:

“Şeyh Sait, 1918’den beri amacı İngiliz mandası altında bir Kürt Devleti kurmak olan, İstanbul Kürt Komitesi’ne bağlı olarak çalışmaktadır…” (11)

1925 yılında, Bağdat’taki Fransız Yüksek Komiserliği, Paris’e gönderdiği gizli raporda Şeyh Sait isyanı ile ilgili şunları yazar:

“Şeyh Sait ayaklanması kendiliğinden birdenbire ortaya çıkmadı. Kürdistan dağları yabancıların kışkırtması ve desteği ile ayaklandı. Bu bölgede ortaya çıkan olaylar, İngilizlerin uğradıkları yenilgiden sonra, hiç affetmedikleri Mustafa Kemal’e karşı yürüttükleri siyasetin bir parçasıdır.

Kürt ayaklanması bundan daha iyi koşullarda patlak veremezdi. Ayaklanma, Türklerin Musul üzerindeki iddialarını araştıran komisyonda, Türklerin kendi topraklarındaki Kürtler arasında bile huzuru sağlayamayacağını gösterecekti.” (12)

Sadece bu belge bile, İngilizlerin Musul-Kerkük üzerindeki hedeflerini göstermektedir.

Şeyh Sait İsyanı mimarlarından Kürt İslamcılar, Ermeni terörist çetelerle ittifak içindedirler.

Naim BABÜROĞLUOrtak bir örgüt de kurarlar. Örgütün adı, Taşnak-Hoybun’dur. Örgüt, Türkiye ve Türkler aleyhine çalışmak ve kan dökmek amacıyla kurulur. 1980’lerde PKK/ASALA ittifakı bu örgütün devamıdır. Hedef Türk düşmanlığı. (13)

1925 Nisan ayı ortasında, Şeyh Sait ve yanındakiler kuşatıldılar. Durumu umutsuz gören Şeyh Sait, yenilgiyi kabul ederek teslim oldu. Üzerinde, çeşitli belgeler ve yetkilileri şaşırtacak kadar altın çıktı. 13 Şubat’ta başlayan ayaklanma 62 gün sürdü ve 15 Nisan 1925’te bastırıldı. (14)

Yıl 2014… Cumhuriyet’e ve Türkiye’nin bütünlüğüne kasteden Şeyh Sait’in adı, yıllar sonra, 2014’te Diyarbakır’da bir meydana verildi. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Meclisi, Dağkapı Meydanı'nın adını, Şeyh Sait Meydanı olarak değiştirdi. Meydana giden yollarda bulunan yön tabelalarına, “Şeyh Said Meydanı” yazıları konuldu. Dönemin Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı, PKK terör örgütüyle bağlantılı olduğu iddia edilen Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) Gültan Kışanak: “Biz bu nedenle meclisimizde tartıştık. Şeyh Said isminin meydana verilmesi bizim önerimizdi. Ak Partili meclis üyeleri de destek verdi…” (15) açıklamasını yaptı.

Yıl 2023… Diyarbakır Belediyesi, yapımı süren bulvara Şeyh Sait’in adını verdi. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi duyurusu şöyleydi: “Silvan yolunu Elazığ yoluna bağlayacak 12 kilometre uzunluğunda ve 50 metre genişliğindeki Şeyh Sait Bulvarı’nın yapım çalışmalarına başladık.” (16)

İngilizlerle iş birliği yaparak isyan eden, Musul ve Kerkük’ün elden çıkmasına neden olan Şeyh Sait anısına meydan ve bulvar…

PKK bölücü terör örgütünün yere göğe sığdıramadığı Şeyh Sait’in anısına bulvar…  

Kahramanlarımıza ve şehitlerimize hakkımızı böyle mi ödeyeceğiz?..

Kanla yeşeren bu vatana borcumuzu böyle mi ödeyeceğiz?..

Devlet böyle bir yanlışı yapmaz, yapamaz, yapmamalıdır…

CUMHURBAŞKANLIĞI FORSUNDAKİ KORKUNÇ GERÇEK! Aliseydi KARAGÖZ

 CUMHURBAŞKANLIĞI FORSUNDAKİ KORKUNÇ GERÇEK!

Araştırma ve inceleme : Aliseydi KARAGÖZ 

1923, Cumhuriyet`in ilk kurulduğu yıllardır. Mustafa Kemal Atatürk yurt dışından gelen bir devlet başkanını Türkiye'de ağırlayacaktır.

Resmi törenler için tüm hazırlıklar önceden yapılır. Türkiye'ye gelecek olan konuk devlet başkanının temsili bir flaması vardır. Fakat, T.C. Devleti yeni kurulduğu için, bizde böyle bir sembol henüz yoktu.

Bu durumu fark eden dönemin Türk yetkilileri, konuyu hemen Mustafa Kemal Paşaya bildirirler, ve ne yapılması gerektiği konusunda Atatürk'ün emrini sorarlar.

Mustafa Kemal Atatürk aynı gün konu ile ilgili bir çalışma yapar.

 Ortasında güneş ve bu güneşin etrafında 20 yıldız bulunan tasarımı hazırlar. Bir gün sonra da bizzat kendisinin üzerinde çalıştığı ve tasarladığı Cumhurbaşkanlığı flamasının hazırlanması için emir subaylarına talimatını verir.

Mustafa Kemal'in Emir subayları, İstanbul'da bulunan askeri dikim evine müracaat eder. Dönemin askeri dikim evi yetkilileri, Mustafa Kemal'in tasarladığı bu flamayı yani forsu dikebilmeleri için, bunun bir ressam tarafından önceden çizilmesi gerektiğini belirtir.

Hemen bir araştırma yapılır ve aranan kişi bulunur.

Arapça, Farsça ve İngilizce bilen, hat ve şiirle ilgilenen, kanun çalan, ney üfleyen, Bahriye Matbaası'nın duayen ressamı Hüseyin Hüsnü Beye müracaat edilir.

1950 yılında ölen ve bugün Kasım paşa kulaksız mezarlığında kabri bulunan soyadı kanunu çıkınca Tengüz (Deniz) soyadını alan Hüseyin Hüsnü Bey, bu çizimi yapabilmesi için yetkililerden ertesi gününe kadar bir gün müsaade ister.

Duayen ressam Hüseyin Hüsnü Bey, söylediği gibi bir gün sonra, ortasında güneş ve bu güneşin etrafında 20 yıldız bulunan tasarımı hazırlar ve dikim evi'ne gönderir.

FORSUN ANLAMI NE ?

Altın sarısı renkteki 20 ışınlı güneş ve bu güneşin çevresindeki 20 yıldızın anlamı şu;

Armanın ortasında yer alan güneş, Mustafa Kemal Atatürk'ün "Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." sözünü destekler nitelikte sonsuzluğu ve Türkiye'yi. 20 yıldız ise, tarih boyunca kurulan 20 büyük Türk devletini sembolize eder.

BU DEVLETLERİN ADLARI NELER?


1)Büyük Hun İmparatorluğu,

2) Batı Hun İmparatorluğu,

3) Avrupa Hun İmparatorluğu,

4) Ak Hun İmparatorluğu,

5) Göktürk Kağanlığı,

6) Avar Kağanlığı,

7) Hazar Kağanlığı,

8) Uygur Kağanlığı,

9) Karahanlı Devleti,

10)Gazne Devleti,

11) Büyük Selçuklu Devleti,

12) Harezmşahlar Devleti,

13) Altın Orda Devleti,

14)Timur İmparatorluğu,

15) Babür İmparatorluğu,

16) Osmanlı İmparatorluğu,

17) Safevi Devleti,

18) Memlük Devleti,

19) Karakoyunlular Devleti, 

20)Akkoyunlular Devleti...

ŞİMDİ DİKKAT !

YILDIZ SAYISI 20'DEN 16'YA DÜŞÜRÜLÜYOR...

Bizzat, Mustafa Kemal Atatürk tarafından tasarlanan ve Bahriye ressamı Hüsnü Tengüz'ün çizimini yaptığı Cumhurbaşkanılğı flamasında ki güneşten çıkan ışınların ve yıldızların sayısı 1959 yılında, 20 iken, bu sayı ne hikmetse bir anda 16'ya düşürülüyor...

Hemen hatırlatalım; 1959-1960 yılları arasında Adnan Menderes dönemin başbakanı idi.

Cumhurbaşkanı ise, 1957 yılından 1961 yılına kadar Celal Bayar'dı.

PEKİ NEDEN ?

Bu korkunç gerçeği biraz sonra aşağıda detaylı bir şekilde sizlere anlatacağım. Ancak gelin isterseniz bu konuda en yetkin kişi olan, eski Türk Tarih Kurumu Başkanı ve aynı zamanda eski MHP Grup Başkan vekili siyasetçi Yusuf Halaçoğlu'na kulak verelim:

TARİHÇİ PROF. DR. YUSUF HALAÇOĞLU, GERÇEĞİ FARK EDİYOR.

Atatürk'ün 1922'de İzmir'e giderken üzerinde 20 yıldız olan Cumhurbaşkanlığı forsunu kullandığını belirten Yusuf Halaçoğlu, Türk Tarih Kurumu Başkanı iken bu yanlışı fark ediyor.

1959 yılından sonra fors sayısının 20'den 16'ya düşürüldüğünü belirten Halaçoğlu, bunun düzeltilmesi için hemen girişimlere başlıyor.

DEMİREL ile GÖRÜŞÜYOR.

Halaçoğlu, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e bu konu ile ilgili özel rapor gönderiyor.

Gönderilen bu raporda, Cumhurbaşkanlığında bulunan forstaki yıldız sayısının 16'dan 20'ye çıkarılması gerektiğini belirtiyor.

Raporda ayrıca, şu devletler temsil ediliyor, şu devletler eksiktir ve şu 4 devletin de forsa girmesi gerektiğinin altına çiziyor.

Ancak, tüm çabalara rağmen Demirel'den ne yazık ki bir yanıt gelmiyor.

BİTMEDİ…

8 Aralık 2014 tarihinde, CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, Safavi Devleti'nin de Cumhurbaşkanlığı forsunda yer alması hakkında bir kanun teklifi veriyor.

Bu kanun teklifinden de bir sonuç alınamıyor.

ŞİMDİ SIKI DURUN !

ÇIKARTILAN O DEVLETLER HANGİSİ ?

Peki, en yetkin kurum olan Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Halaçoğlu'nun bahsettiği o Türk devletleri kimler ?

HEMEN SÖYLEYELİM:

Şah İsmail'in başında olduğu, tarihte ilk Kızılbaş-Alevi devleti olan:

1) Safevi Devleti ve Şah İsmail'in akrabaları olan

2) Memlük Devleti,

3) Karakoyunlular ile Uzun Hasan'ın başında olduğu

3) Akkoyunlular.

Bunların dördü de tarihte ilk Türk- Alevi- Kızılbaş- devletleridir.

Şimdi anladınız mı? 

Türkiye'de Sunnî hakimiyeti var; ama hepsi Türk!.. Buna rağmen hislerine yenik düşülmüş...

1959 yılında, neden bu 4 Alevi-Kızılbaş-Türk devletinin Cumhurbaşkanlığı flamasından çıkarıldığını...

BU TARİHî BİR KATLİAMDIR...

Yöneticisinden komutanına, askerinden ahalisine kadar soyu, sopu Türk olan Safeviler ve diğer 3 devlet ne yazık ki sırf -Alevi -Şii – Kızılbaş olduklarından dolayı Türk tarihindeki haklı yerlerinden çıkartılıyor.

Dahada ileri gidersek, bu devletler yok sayılmakla beraber, Cumhurbaşkanlığı Forsunu meydana getiren 16 yıldızdan biri olmayı dahi layık görülmüyor.

DİLLERİ TÜRKÇE...

Safevilerde resmi yazışmalarda dil Türkçedir. Safevi sarayının Türk kenti Tebriz’den, Fars kenti İsfahan’a taşınmasından sonra dahi resmi dili Türkçedir.

Farslaşmış, Fars-İran-Arap kültürünün ve dillerinin Türk Kültüründen daha çok yer aldığı büyük selçuklu yer alırken, halkı Hindu olan babürler yer alırken, halkı Türk, ordusu Türk, töresi Türk ve öz be öz Türk olan Safavi ve diğer devletler, sırf Alevi inancında oldukları için, 1959 yılında Cumhurbaşkanlığı forsundan ne yazık ki çıkartılıyor...

Bu göz göre göre tarihi bir katliamdır.

ŞAH İSMAİL'İ KISACA TANIYALIM

Şah İsmail, Türk tarihinin yetiştirdiği en önemli hükümdarlardan biridir. Şah İsmail, Safevî Taɾikatı'nın lideɾi ve Safevi Devleti'nin kuɾucusu ve ilk hükümdaɾıdır.

Azeɾbaycan Tüɾkçesi ilk defa devlet dili olaɾak Şah İsmail'in kuɾduğu Safevî Devletinde kullanılmıştıɾ.

Şah İsmail, 17 Temmuz 1487 taɾihinde Eɾdebil şehɾinde Safevî Taɾikatı'nın şeyh ailesinin çocuğu olaɾak dünyaya geldi. İsmail'in babası Şeyh Haydaɾ, dedesi ise Şeyh Cüneyd'diɾ.

İsmail'in annesi Alemşah Halime Begüm, Akkoyunlu hükümdaɾı Uzun Hasan'nın kızıdıɾ.

Şah İsmail, (Hatai) mahlasıyla birçok şiirler yazdı. Sanatçı kişiliği ςok zor koşullar altında geςen çocukluğu sırasında oluştu. Aruz ve heceyle yazdığı şiirler Azerbaycan edebiyatının Nesimi ve Fuzûli arasındaki döneminin en güςlü temsilcisidir.

Özellikle heceyle yazdığı şiirler Anadolu'da gelişen tekke edebiyatını büyük ölςüde etkilemiş, Alevi-Bektaşi edebiyatının en güzel örneklerini sunar.

Türkiye'de ve dünya'da Şah İsmail'i seven milyonlarca insan var. Safavi Devletini Cumhurbaşkanlığı forsundan kaldırsalar da, bizim gönlümüzde Şah İsmail'in her zaman ayrı bir yeri vardır.

Bu sevgi, dünya var oldukça devam edecektir

BAYRAĞI'DA VARDI.

Öz be öz Türk olan Şah İsmail'in kurduğu bu devletin o tarihte kendine ait bir bayrağı da vardı.

Bilmeyenler için yazıyorum. Büyük bir gururla 10 yıldır kullandığım, benim şuan ki facebook'da bulunan kapak resmi atalarımın yani, Safavi Devletinin bayrağıdır.

Selam olsun, o güzel Şah'a... selam olsun onu seven milyonlarca yürekli, cesur ve yiğit insanlara..

SON SÖZ :

Ulu önderimiz ve Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün bizzat kendisinin hazırladığı ve 1959 yılında bayraktan çıkartılan, 20 yıldızlı Cumhurbaşkanlığı forsunun eski haline dönmesini arzu ediyor.

 

Son sözü ben değil, Ulu Pirimiz Şah İsmail (HATAYİ) ye bırakıyorum:

Sûfi, mezhebimin, nesin sorarsın?

Biz Muhammed, Ali diyenlerdeniz.

Gözlüye gizli yok, ya sen ne dersin?

Biz Muhammed, Ali diyenlerdeniz.

 

Eğnimize kırmızılar giyeriz.

Halimizce, her mânâdan duyarız.

Katar’da İmam Cafer'e uyarız.

Biz Muhammed, Ali diyenlerdeniz.

 

Her kimin ki çerağını Hak yakar.

Mümin olanları katara çeker.

Aslımız On İki İmama çıkar.

Biz Muhammed, Ali diyenlerdeniz.

 

Biz tüccar değiliz alıp satmayız.

Erkan gözetiriz yoldan sapmayız.

Gönlümüz ganidir kibir tutmayız.

Biz Muhammed, Ali Diyenlerdeniz.

 

Muhammed, Ali'dir kırkların başı.

Uralım Yezid'e, laneti taşı.

Hünkar Hacı Bektaş Veli'dir, eşi.

Biz Muhammed, Ali diyenlerdeniz.

 

Baharda açılır gonca gülümüz.

Ol dergaha doğru gider yolumuz.

On İki İmam ismin okur dilimiz.

Biz Muhammed, Ali diyenlerdeniz.

 

Hatayi'm eydür: “Muhammed, Ali!...”

Onlardan öğrendik, erkanı yolu

Ali, Muhammed'dir, Muhammed, Ali!..

Biz Muhammed, Ali diyenlerdeniz.

                            Şah İsmail (Hatayi )

 

 


13 Aralık 2023 Çarşamba

ÇATAL KAZIK YERE BATMAZ; Rifat SERDAROĞLU

ÇATAL KAZIK YERE BATMAZ

                  Rifat SERDAROĞLU

“Önce bir olayı açıkça anlatmamız gerek. DOĞRU Parti olarak bizler, siyasi nezaket gereği hiçbir partinin içişlerine karışmayız; fakat CHP’yi kurumsal bir parti olarak önemsiyoruz.

CHP, kuruluş değerlerinden ne kadar uzaklaşırsa uzaklaşsın, taban hala Atatürk ilke ve devrimlerine, laik Cumhuriyete, Ulus Devlete ve Üniter yapıya sahip çıkmaktadır.

AKP gibi İhvan anlayışına sahip bir dikta özentisini, Türkiye’nin en büyük nakit parasına, çok sayıda TV ve gazeteye sahip, dış destekli bir organizasyonu demokratik yolla yıkmak için, tüm Atatürkçülere, milliyetçilere olduğu gibi gerçek CHP’ye de ülke olarak ihtiyacımız var; fakat, CHP’nin son iki Genel Başkanı da, bizler gibi Kemalistlerle işbirliği yapacaklarına ya AKP larvalarına, ya da Kandil’den emir alan Bölücü-Kürtçülere, ya istihbaratçı artıklarına veya ümmetçi yobazlara gönül verdiler!..

Bu tutum, ülkeyi AKP’den, ümmet olmaktan, parçalanmaktan kurtarma çalışmamıza engel oluyor.

Garip olan şudur; CHP üst yönetimi, CHP tabanını dinlemiyor ve anlayamıyor! Cumhuriyete sahip çıkmak isteyen her partinin ilk işi, ülkeyi AKP’den kurtarmak olmalıdır. Kimseye öğüt vermek haddimiz değildir. Ama konu vatansa deneyimlerimizi kamuoyu önünde muhataplarımıza aktarmak da bir vatan görevidir…

“Çatal Kazık Yere Batmaz” deyişi, bir yerde birden çok kişinin söz sahibi olduğu yerde iş yürümez, orada kargaşa, kaos olur demektir.

Siyasette bu sözün karşılığı “İktidar sorumluluğu paylaşılmaz” deyişidir.

CHP’de genel görünüm şudur:

Özgür Özel Genel Başkan,

Ekrem İmamoğlu Lider,

Kemal Kılıçdaroğlu Patron!

Bu olmaz!..

Seçimle gelen Genel Başkana herkesin yardımcı olması gerekir.

O’nu yıpratarak siyasi rakiplerinizi değil, sadece partinizi yıpratırsınız.

İmamoğlu hırslarını derhal frenlemeli. CHP Genel Merkezi ve Genel Başkanı dururken, neredeyse tüm adayların İmamoğlu’nu ziyaret edip icazet istemelerini, İmamoğlu’nun kendisi engellemeli!..

İmamoğlu’nun dikkat etmesi gereken bir başka konu, kongreyi kaybeden CHP’lilerin her yerde “İmamoğlu yenilgiyi tadacak” diye konuşmalarıdır.

Kılıçdaroğlu taraftarları oy vermezlerse, İstanbul’da seçim nasıl kazanılacak?

Eski Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun, birer Genel Merkez gibi hem Ankara’da hem de İstanbul’da iki ofis açması da çok yanlıştır.

Yakışanı, Kemal Bey’in aktif siyaseti bırakıp, köşesine çekilmesidir. Kemal Bey bu öğütlerimizi dinler mi? Dinlemez!

Eğer, emir almayı bırakıp bizi dinleseydi, bugün kendisi Cumhurbaşkanı, Erdoğan ise, Yüce Divan’da olacaktı!..

Kemal Bey’in tekrar kongre hesapları yapması ve tahriklere kapılarak Genel Başkan seçimleri için çalışması hem kendisini hem de partisini sıkıntıya sokar…

Gelişmiş Demokrasilerde, siyaset dönemsel olarak yapılır. Kişi gelir, görevini yapar ve esas işine döner. Ama bizde nerdeyse ömürlük yapılıyor. TBMM’deki partilere bakıyoruz, ülkeyi düşünen yok!

Ülkemizi sanki kamplara ayırmışlar!

Sanki her Kürt kökenli vatandaşımız HDP’li olmak zorunda!

Sanki her inançlı Müslüman AKP’li olmak zorunda,

Sanki her Atatürk’çü CHP’li olmak zorunda,

Sanki her Türk Milliyetçisi MHP’li olmak zorunda?

Çapsız siyasetçiler, Türk Milletinin gönlüne sevgi-saygıyla girmesini beceremeyenler, Türk Milletini bölerek, insanı insana kırdırarak, koltuklarında biraz daha oturmak uğruna kötülüklerine devam ediyor...

Aziz Türk Milleti!

Siyasetin görevi bölmek değil, bütünleştirmektir.

Bunun yolu da, ülkemizdeki demokratik rejimin standartlarını, Avrupa’nın üzerine çıkartmaktır.

Bunu başardığımızda, “Şer Odaklarının” ellerindeki kozların çoğu yok olacak ve ülkemize huzur gelecektir!

DOĞRU Parti’nin inancı ve hedefi tüm vatandaşlarımızı, demokratik özgürlük ve zenginlikle kucaklamaktır.

Başta Siyasi Partiler olmak üzere, bilmeyenlere “Birlikte Yaşamanın Güzelliğini” anlatmaya devam edeceğiz.

Esas olan PARTİ değil, TÜRK VATANIDIR.

Ne demiş Koca Yunus:

"Bölünürsek YOK oluruz! Bölüşürsek TOK ve ÇOK oluruz!...”

Sağlık ve başarı dileklerimle 13 Aralık 2023

 

4 Aralık 2023 Pazartesi

MHP ADAY ADAYI OLMAK ŞEREFTİR-2; Mehmet ÖZET

MHP ADAY ADAYI OLMAK ŞEREFTİR-2

TÜM YAZILARISON GÜNCELLEME: 15 Mart 2015 12:07

   

İhanet çemberini kırmak için Kayseri'de her zamankinden daha fazla Milliyetçi Hareket Partisi 25. Dönem milletvekili aday adaylık müracaatı olacağına inanmaktayım. Milliyetçi Hareket Partililer harekete geçti. Bu da Türkiye'nin kurtuluşuna vesile olacaktır diye düşünmekteyim.

Büyük Atatürk'ün dediği gibi “söz konusu olan vatansa gerisi teferruattır!” İşte bu yüzden bürokrat, ilim adamı, işadamı, akademisyen; memur, işçi, köylü hasılı her kesimden şuurlu insanlarımız MHP'den aday adayı olarak ortaya çıkmalıdır. Şehrimizde iktidar partisinden 97 kadar aday adayı varken MHP'den 35 aday adayı olması bize göre azdır. Bu sayının önümüzdeki günlerde artacağına inanmaktayım….

Bu dönemde MHP den aday adayı olmak;

Memursa sürgün,

İşadamı ise her türlü baskı,

İşçi ise işsiz kalmak demektir.

MHP den aday adayı olmak yürek ister. Vatanı karşılıksız sevmek ister, Aday adayı olan yürekli adaylarımızı kutluyorum…

                                              1- Abdullah Çağrı ELGÜN  

                                             2- Ahmet MUHTAROĞLU 

                                               3- Ali ÇOLAKOĞLU 

                                                 4- Dt. Ayfer SOLAK 

                                             5- Dursun BOYRAZ     

                                              6- Emrah SOYSAL      

                                               7- Av. Ercan AVCI    

                                            8- Eser TÜRKİSTANLI     

                                             9- Faruk ÇOLAK    

                                               10- Hacı TÜLÜ  

                                           11- Hasan Ali KİLCİ  

                                          12- Hasan BABAYİĞİT 

                                          13- Av.İsmail TANRIÖVEN    

                                          14- Av.İsmihan ÜÇOK       

                                             15- Kamil KARAMETE     

                                                   16- Kemal SANDIK     

                                                17- Mazhar GÜNDOĞ      

                                                  18- Mehmet ÖZMEN  

                                                  19- Mete EKE 

                                                20- Mete TAŞTAN  

                                             21- İnş.Müh. Metin SOYLU  

                                                   22- Murat ŞAHİN  

                                              23- Prof.Dr. Mustafa ALKAN

                                           24- Mustafa DEMİRYÜREK      

                                              25- Vali Yard.Mustafa ÖZSOY  

                                            26- Prof.Dr. Osman CEYHAN         

                                                     27- Ömer KAYA   

                                                    28- Önder ÖZDEN   

                                                   29- Sami EKER  

                                                 30- Sami VURUCU  

                                                 31- Sevim KOÇYİĞİT   

                                                32- Kaymakam Tuncay KAPLAN    

                                             33- Dr Ünal POLAT      

                                      34- Yavuz DURSUN 


35- Prof. Dr. Yusuf HALAÇOĞLU

MHP den aday adayı sayısı çok olmalıdır, çünkü MHP'den aday adayı olmak nimet paylaşmak için değil külfete, zahmete talip olmak içindir. 

Dünyalık kapmak için, koltuğunu sağlamlaştırmak için iktidar partisinden aday olunduğunu biliyoruz. MHP adayları zora talip olmuştur. Ve bu adayların tamamının toplumda karşılığı vardır. 

Halkımız da iktidarın gerek ekonomide, gerek dış politikada gerekse içerdeki hatalı icraatlarını gördüğü için yönünü Milliyetçi Hareket'ten yana çevirmiştir. Bu yüzden kenarda köşede kalmış değerli insanlarımız vakit bu vakit, gün bugün diyerek kolları sıvamalı ve adaylık müracaatında bulunmalıdır. 

Tekraren söylüyorum ki MHP'de aday olmak şereftir. Ne mutlu Türküm diyene ve Türk milletinin güçlü ve mutlu olması için çalışana!