TALKAN VE CURCAN TÜRK KATLİAMLARI
ARAPLAR TARAFINDAN 100 BİN TÜRK KILIÇTAN GEÇİRİLDİ.
Erdem AVŞAR
Talkan, Türklerin tarih kitaplarında ve
arşivlerinde yer almayan ancak diğer milletlerin yazılı tarihinde yer alan iki
büyük Türk katliamından biri.
Resmi tarihte şöyle bir yanlış bilgi var;
Türkler, Çin ile savaşırken Araplar yardıma gelmiş, bu sırada birbirlerine
sempati beslemiş, İslamiyet’i kabul etmiştir!
Talkan ve Curcan Katliamlarında‘nda
100.000 Türk katledilmiştir, bunun yanında 50 binden fazla Türk köle ve cariye
olarak pazarlarda satılmıştır.
Hz. Muhammed’in ölümüyle birlikte İslam
dininde iktidar hırsı ortaya çıktı.
Mezhep ayrımcılığını kesinlikle reddeden İslam dininin iktidar çatışmaları sebeple mezheplere ayrılması tamamen Arapların eseridir. Eflak Voyvodası Vlad, Curcan ve Talkan’da yaşanan acımasızlığı hayal dahi edemezdi. Ancak gel gör ki İslam’ı en doğru yaşayan, koruyan ve öğreten millet yine Türk’lerdir. Eğer Türkler Müslüman olmasaydı, İslamiyet bugün Arapların etnik dini olmaktan öteye gidemez, olsa olsa en fazla Hindistan’a kadar yayılırdı.
TARİHİN EN
AĞIR SOYKIRIMLARINDAN BİRİ
TALKAN ve
CURCAN
Buhara’da yaşananlar diğer Türk
Beyliklerinde de tesirini hissettirir. Sogd Meliki Neyzek Tarhan şehrinin yok
olmaması için Kuteybe ile anlaşma yapar.
Anlaşmaya göre Tarhan haraç verecek ve
tarafsız kalacaktır. Ancak bu tarafsızlık ve Türklerin bir araya gelememeleri
Arapların işlerini kolaylaştırmış ve Türk beyliklerini istila edip talan
etmişlerdir. İlk saldırıya uğrayan Kibaç Hatun’a diğer beyliklerden yardım
gelmeyince, o yardımı esirgeyenler de aynı kırımı yaşadı. Türkler örgütlü
olmadığı için Arapların işleri kolaylaştı.
Neyzek Tarhan daha sonra Kuteybe ile
yaptığı anlaşmada yanlış yaptığını ve bu anlaşmanın kendisine hiçbir teminat
getirmeyeceğini gördü. Üstelik diğer Türk Beylerine de aldattığını anladı.
Tohoristan’a döndükten sonra diğer Türk beyliklerine bir mektup yazıp uyarmaya
çalışır. İlk pozitif cevap Talkan meliki Sehrek’den gelir.
Tarhan’ın düşüncelerini öğrenen Kuteybe,
buna karşılık Belh şehrinde hazırlık yaparak, baharda büyük bir silahlı güç ile
Talkan şehrine doğru yürür. O ana kadar bir direniş hazırlığı yapamayan Talkan
şehri meliki Sehrek, Kuteybe’nin gelişinden önce şehri terk eder.
Şehre hiç savaşmadan giren Kuteybe’nin
adamları şehirde eli kılıç tutabilen ne kadar erkek varsa hepsini
kılıçtan geçirirler. Bu kırım o vakte kadar yapılanların en
büyüğüdür. Kuteybe bu kırımı diğer beyliklere ibret olması için yapar.
Kuteybe’nin askerleri öldürebildikleri kadar öldürürler, geri kalanları da
Talkan yolu üzerindeki ağaçlara asarlar. Bu yolun 4 fersah (24
Kilometre.) mesafelik bölümü Türklerin ağaçlara asılan cesetleri ile doludur.
Talkan katliamı tarihe, Arapların o güne kadar yaptıkları katliamların en
büyüğü olarak geçmiştir. Halk, Müslüman Araplarla savaşmadığı halde, Kuteybe ve
askerleri sırf diğerlerine örnek olsun diye 40.000 kadar kişiyi
kılıçtan geçirmiş, ağaçlara asmıştır. Tüm bunlar hep İslam adına
yapılmıştır.
Kuteybe, Talkan katliamından sonra Suman’a girer. Erkeklerin çoğunu öldürterek, kadınlarını ve kızlarını cariye olarak alır. Daha sonra Kes ve Nesef’de aynı şeyleri yapar. Erkekler öldürülür, Türk kadın ve kızları utanç verici bir şekilde Araplara cariye olurlar. Askerlerin yorgunluk eğlencesi olurlar. Daha sonra Faryab’a yönelir ve Faryab’ın teslim olmasını ister. Faryab halkı başlarına gelecekleri bildiklerinden teslim olmaya yanaşmazlar. Erkekleri kavga ederek can verirler. Tüm şehir yakılır. Araplar bu şehre yakılmış şehir manasında Muhtereka derler. Kuteybe, Faryab’dan sonra, Tarhan’ın çekildiği kale Bazgis’i abluka eder. 2 ay müddetle devamlı olarak buraya saldırır lakin bir netice alamaz.
KUTEYBE. BÜTÜN KESİLEN BAŞLARI HACCAC’A
GÖNDERDİ
Aynı zamanda kış yaklaşır. Kuteybe’nin
kışın savaşacak gücü yoktur: ancak kale içindeki Türklerin de yiyecekleri
bitmiştir. Her iki tarafta savaşın kendileri için kaybedildiğini düşünür.
Kuteybe son olarak bir hileye baş vurur. Tarhan’ın yanına Muhammed bin Selim
ismindeki adamını gönderir. Muhammed İbni Selim Tarhan’ın teslim olması
vaziyetinde kendisine hiçbir şekilde zarar gelmeyeceği güvencesini verir.
Kalenin açlık içinde olmasından dolayı Tarhan’ın Kuteybe’nin önerini kabul
etmesinden başka yapılacak bir şeyi yoktur. Komutanları ile görüşüp önerisi
kabul ederler. Silahlarını teslim ederek kaleden çıkarlar. Tarhan kaleden çıkar
çıkmaz yakalanır, çevresi hendek açılmış bir çadırda zincire vurulur.
Kuteybe aynı zamanda Tarhan’ı hemen
öldürmez. Haccac’a haber göndererek ne yapacağını sorar. Haccac Tarhan
için, “O bir Müslüman düşmanıdır hiç aman vermeden öldür” der.
Kuteybe önce Tarhan’ın iki erkek çocuğunu, Tarhan’ın ve toplanan halkın gözü
önünde öldürtür. Arkasından 700 kadar Türk savaşçısının başlarını gene
Tarhan’ın ve halkın gözü önünde kestirir. Tarhan’ı da bizzat kendisi öldürür.
Bütün kesilen başlar Haccac’a gönderilir.
Tarhan’ın öldürülmesinden sonra, Kuteybe,
Aral Gölü’nün altında bulunan Harzem bölgesine yürür. Harzem’de Caygan ile
Havarizat arasında taht dövüşü vardır. Kuteybe Caygan’la iş birliği yapar. Önce
Havarizat ile çevresindekileri öldürtür. Arkasından Camhud melikini yenerek 4
bin civarında tutsak alırlar. Ancak, daha sonra bunlar Kuteybe’nin buyruğu
üzerine öldürülürler.
Bu olay, Ziya Kitapçı’nın, İslam Tarihi ve
Türkler isimli kitabında aynen şöyle anlatılır;
Bu harplerden birinde, Et-Taberi’nin bütün
tafsilatı ile anlattığına göre, bir defasında Abdurrahman b. Müslim,
Kuteybe’ye, 4000 esirle gelmişti. Kuteybe, Abdurrahman’ın böyle kalabalık Türk
esirleri ile geldiğini görünce hemen tahtının çıkarılmasını ve bir alana
kurulmasını istedi. Tahtının üzerine mağruru bir eda ile oturan Kuteybe, bu
Türk esirlerinden bin tanesini sağına, bin tanesini soluna, bin tanesini
arkasına ve bin tanesini de önüne dizilmelerini söylemiş ve sonrada Arap
askerlerine dönerek yalın kılıç bu Türklerin kafalarının koparılmasını
buyurmuştur.
Cebbar, zorba, vicdansız Arap komutanının
çevresinin bir anda bu Türklerin kafa kol ve gövdeleri ile bir kan gölü haline
geldiğinden hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Bu harplerde öldürülen Türklerin
haddi hesabı yoktu. Nitekim bu vahşetten sanki gururlanan bir Arap şairi Kaah
el-Aşkari şöyle haykırmıştır;
“Kazah ve Facfac önlerinde korkudan
birbirlerine sarılmış perişan Türkleri öldürdüğünüz geceleri hele bir
anımsayınız. Herkesi kılıçtan geçirdiniz. Yalnızca ata bile binmeyecek yaşta
küçük çocuklar kaldı. Binenlerde o hırçın atların sırtında sanki bir yük
gibiydiler.”
Harzem’de ayaklanan halk, Kuteybe ile iş
birliği yaptığı için Caygan’ı öldürür. Bunun üzerine, Kuteybe bütün Harzem’i
yakıp yıkar, halkı kılıçtan geçirir.
Harzemli tanınmış Türk bilgini, Biruni Harzem’deki muasırlığın yok edilişini şu şekilde anlatır:
Kuteybe, her çareye baş vurarak
Harzemlilerin yazılı dilini bilenleri, ananelerini savunanlarını, bütün
bilginleri öldürttü, böylelikle herşey karanlıklara gömüldü. İslam
Harzemlilerin içinde girerken, onların tarihi ile ilgili bilinenleri artık
öğrenme imkânı bırakmadı. Harzem’i yıktıktan sonra Kuteybe, Semerkant üzerine
yürür.
Semerkant meliki Gurek üzerine gelen Müslümanlara karşı diğer Türk Beyliklerinden yardım ister. Taşkent ve Fergane’den yardım gönderir, ama gelen birlikler yolda Kuteybe’nin askerleri tarafından pusuya düşürülerek yok edilirler. Semerkant, abluka edilir. Araplar mancınık ateşi ile saldırırlar. Daha fazla dayanamayacağını anlayan Gurek, Kuteybe ile anlaşmak zorunda kalır.
Bu Anlaşmaya Göre;
1. Semerkant Araplara her yıl 2.200.000
altın ödeyecektir.
2. Bir defaya mahsus olmak üzere 30.000
Türk gencini esir olarak verecektir.
3. Şehirde Cami yapılacaktır.
4. Şehirde eli silah tutan kimse
dolaşmayacaktır.
5. Tapınak ve putlardaki tüm mücevherler
Kuteybe’ye teslim edilecektir.
Daha sonra Kuteybe, altından yapılan
putları erittirerek alır ve Merv’e geri döner. Dönerken kardeşi Abdurrahman bin
Muslim’i Semerkant’ın başına vali olarak bırakır.
Kuteybe’nin Merv’e dönüşünden sonra,
Türkler kendi aralarında işgalci Müslümanlara karşı bir direniş birliği kurarlar.
Ara ara Ceyhun ırmağını geçerek Araplara pusu kurar ve ciddi zararlar verirler.
Haccac Kuteybe’ye Taşkent ve Fergana’yi işgal etmesi direktifini verir. Kuteybe
Taşkent’e gider fakat başarılı olamaz. Bu arada Haccac can verir.
Yerine gelen Halife Velid, Kuteybe’ye
Türklere karşı savaşları devam ettirmesini söyler. Kuteybe bu sefer Kasgar’a
doğru yola çıkar. Tam Kasgar’ı abluka edecekken Halife Velid can verir, yerine
Süleyman ibni Abdülmelik halife olur. Bu yeni Halife ile arası hiç iyi olmayan
Kuteybe Kasgar seferini yarıda bırakarak ona karşı ayaklanır, ancak kendi
komutanları tarafından 11 yakını ile beraber 716 yılında kafası kesilerek
öldürülür.
Zira Kuteybe’nin komutanları Halifeye karşı gelmek istememişlerdir.
TABERİ ANLATIMLARI
Aşağıdaki pasajlar direk Taberi’nin
anlatımından alınmıştır:
Tarih-i Taberi / Cilt 3/(Syf.343-347)
Her kim Türk’lerden baş getirirse yüz
dirhem vereceğim. İmdi Müslümanlar bir bir Türk’lerin başını kesip getirip 100
dirhemi aldılar. Ve Türk’leri dağıtıp hesapsız kırdılar ve mübalağa ile mal ve
ganimet alıp yeniden dönüp Merv’e geldiler.
Yaz gelince Kuteybe Horasan şehirlerine
nameler gönderip asker topladı. Sonra göçüp Talkan’a vardı. Şehrek ki Talkan
meliki idi. Neyzekle bağlaşık idi. Kuteybe’nin geldiğini duyunca kaçtı. Kuteybe
Talkan’a girdiği zaman hükmetti ki ahalisini kılıçtan geçireler. Ne kadar
kırabilirlerse kıralar. Bunun üzerine Kuteybe’nin askeri orada sayısız Türk
öldürdü.
Söylenti odur ki 4 fersenk yol iki
taraftan muttasıl ceviz ağacı dallarına adamlar asılmış idi. Oradan göçtü.
Mervalarüd’e kondu. Oradaki melik kaçtı. Kuteybe onun da iki erkek çocuğunu
tuttukta kalan şehrin beyleri itaat edip istikbale geldiler. (Syf-344)
Kuteybe diye konuştu: – Vallahi şayet
benim ömrümden üç söz söyleyecek kadar vakit kalmış olsa bunu derdim ki
(Uktülühü uktülühü uktülühü). (Hepsini öldürün, hepsini öldürün, hepsini
öldürün)
Bunun üzerine Neyzek’i ve iki kardeşi
erkek çocukları ki biri Sol ve biri Osman’dır. Ve yine o kendisi ile mahsur
olanların hepsini öldürdüler. Hepsi 700 adam idi. Emretti başlarını kesip
Haccac’a gönderdiler. (Syf-347)
70 Sene
Süren Türk-Arap Savaşlarının En Ehemmiyetli Noktaları ve Sonuçları;
1- 100.000’in üstünde Türk katledilmiştir.
2- 50.000’in üstünde Türk genci "Köle" ve "Cariye" yapılmıştır.
3- Şehirler yağmalanmış, ganimet diye
halkın her şeyi talan edilmiştir.
4- Tüm zenginlikler, tarihi yapıtlar yok
edilmiş, yakılmış, yıkılmıştır.
5- Dünyanın en büyük katliamlarından biri
olan “Talkan Katliamında” 40.000 Türkün kesilerek 24 kilometre yol süresince
ağaçlarda sallandırılmıştır.
6- Aynı şekilde “Curcan Katliamında" da
esir alınan 40.000 Türk’ün nehir kenarında kafaları kesilmiş, nehrin suyu
kıpkızıl olmuş, cesetler yine ağaçlarda sallandırılmıştır.
7- “Teslim olursanız canınız bağışlanacak!..”
sözü hiçbir zaman yerine getirilmemiş, “Şeriat söz tanımaz” denilerek
kadın-erkek kılıçtan geçirilmiştir.
8- Araplar tarihte yaşadıkları bu en büyük
yağma ve talandan çok büyük servet ele geçirmişlerdir.
9- Türkler böyle bir vahşet ve mezalimi
Çinlilerden bile görmemişlerdir.
10- Bu tarihi gerçekler “İslam etkilenmesin” düşüncesiyle gizlenmekte, söz edilmemektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder