30
AĞUSTOS ULUSAL EGEMENLİK ve ZAFER BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!
27
Ağustos 1922 sabahı Mustafa Kemal Paşa'ya
telefonda kuşattıkları tepeyi yarım saat sonra alacaklarını bildirmesine rağmen
bunu başaramayınca intihar ederek hayatına son veren Miralay Reşat
(Çiğiltepe)’a;
Özellikle
cephenin biraz gerisinde yüksekçe bir yere oturup tabancalarını dizlerine
koyarak "Geri çekileni vururum" mesajı vermesi ve birkaç sefer geriye
kaçan askerler üzerinde bunu bizzat uygulamasıyla “Deli Halit” lakabını
alan Mirliva Halit (Karsıalan)’e;
Kütahya'nın
Emet İlçesinden kendisi, Emet Halkı ve Süvarileri
tarafından kaçırılan Yunan Ordusunu kovalayarak İzmir’e giren ilk
süvari birlikleri komutanı Ferik Fahrettin (Altay)’e;
Demiryollarının
kesiştiği yer olan Eskişehir'e bir üs kuran ve savaş boyunca derme çatma
trenlerle cepheye asker, cephane, malzeme nakleden; ray döşeten; gerektiğinde
ray ve vagonlardan çelik söktürüp kılıç yaptıran Miralay Behiç Bey’e;
İstanbul'dan
bizzat kendisine gönderilen ve Mustafa Kemal Paşa'yı tutuklamasını
emreden telgrafa rağmen “Ben ve kolordum emrinizdedir Paşam!” sözünü
söyleyerek Mustafa Kemal Paşa'nın emrine giren Birinci Ferik Musa
Kâzım (Karabekir)’a;
İzmit
ile Adapazarı'nı geri alıp, Sakarya Meydan
Muharebesi'ne katılarak üstün başarılar kazanan Birinci Ferik Kazım
Fikri (Özalp)’ye;
Birlikleri
ile İzmit ve Adapazarı üzerinden Bilecik ve Eskişehir
istikametine ilerleyen İngiliz Kuvvetlerine Geyve yakınlarında ateş
açarak, onları durdurup geri püskürten ve Türk Kurtuluş Savaşı'nı fiilen
başlatan ilk komutan olan Mirliva Ali Fuat (Cebesoy)’a;
Bahriye
Nazırlığı’ndan ayrılan ve Anadolu'daki Milli Mücadele
hareketine katılan Albay Hüseyin Rauf (Orbay)’a;
İstanbul'dan
Anadolu'ya silah ve mühimmat kaçıran, İtalyan işgalindeki
Antalya depolarında bulunan silah ve mühimmatın Kuva-yı Milliye'ye
kazandıran Mirliva İbrahim Refet (Bele)’e;
İstanbul
Hükümeti tarafından ulusal hareketin önderlerinden biri olarak
rütbesi kaldırılan, nişanları geri alınan ve idamına karar verilen Müşir
Mustafa Fevzi (Çakmak)’ye;
Harbiye'de
Askeri Taktik ve Strateji Öğretmenliği yapması nedeniyle başta Mustafa
Kemal Paşa olmak üzere Kurtuluş Savaşı'ndaki üstü düzey komutanların
büyük çoğunluğu tarafından "Hocam" diye hitap edilen, Büyük
Taarruz'dan önce taarruz stratejisinin belirlenmesi için yapılan
toplantılarda, tedbirli ve titiz karakteri nedeniyle, taarruz planını çok
riskli ve tehlikeli bulduğu için şiddetle itiraz eden, ancak yine de verilen
emirleri, biri hariç, harfiyen yerine getiren Orgeneral Yakup Şevki (Subaşı)’ye;
Yaptığı
konuşmaları ile zihinlerde yer etmiş usta bir hatip olan, Kurtuluş Savaşı'nda
cephede Mustafa Kemal'in yanında görev yapan, sivil olmasına rağmen
rütbe alarak bir savaş kahramanı sayılan Onbaşı Halide (Edip Adıvar)’ye;Kağnıyla
cepheye silah taşıyan Fatma Nine’ye;
İnebolu'da
bulunan cephaneleri Ankara'ya götürülmesinde çocuğu ve kağnısıyla yer
alırken, kış şartları nedeniyle cephane ıslanmasın diye battaniyesini cephaneye
saran, bebeğine de sarılıp onun donmaması için uğraş verirken donarak ölen Şerife
Bacı’ya;
Onbaşı
olduğunda, neredeyse sadece kadınlardan oluşan birliği ile düşmanın cephe
gerisine bir saldırı düzenleyen ve aralarında bir Yunan Subayı dahil,
toplam: 25 esir askerle geri dönen Erzurumlu Kara Fatma (Seher Erden)’ya;
Kocayayla
Baskınında geri çekilen silah arkadaşlarına cesaret vermek için
hızla öne atılınca başından vurularak şehit olan Gördesli Makbule’ye;
Savaşta
bizzat cephelerdeki siperde gezinerek askerlere moral veren Mehmet Âkif
(ERSOY)’a;
Çanakkale’de
ölen kocasından kalan tek hatıra elmas küpelerini bozdurup kendine bir tüfek
alıp dağa çıkan ve Yörük Ali Efe’ye katılan Emir Ayşe’ye;
Düzenli
ordu kurulana kadar yirmi aylık bir sürede düşman kuvvetlerinin Aydın
kanadından Anadolu içlerine ilerlemesi engelleyen Yörük Ali Efe’ye;
Bekir
Ağa Bölüğü`ne baskın düzenleyerek tutuklu bulunan vatansever ve
aydınları kurtarıp, Anadolu`ya geçmelerini sağlayan Yahya Kaptan’a;
Bir
Fransız gemisini kaçırmayı başarınca ona layık görülen İstiklal
Madalyasını geri çevirerek "Ben madalya için değil milletim içim
savaştım!." diyen İpsiz Recep’e;
Kumardan
hileyle kazandığı 45 Bin Frank ile kendi deyimiyle İzmir'deki
vatan görevine başlayan İngiliz Kemal lakabıyla anılan Türk Ajan Ahmet
Esat (Tomruk)’a;
Ulusal
Kurtuluş Savaşı’nın Gizli Örgütü Karakol’u Yöneticisi
Naciye Faham’a;
İşkence
görmesine rağmen Karakol’un adresini vermeyen Topkapılı Ebe Şahende’ye;
Felah
Grubu’na saraydan bilgi taşıyan V. Murat’ın Kızı Fehime
Sultan’a;
İşgal
protestolarında on binlere konuşan Şükufe Nihal’e;
Sebahat’e
;
Zeliha’ya;
Darülfünunlu
Saime’ye;
12
yaşında İnönü muharebelerinde savaşan Nezahat’e;
“Muhabere bana düğündür Paşam”
diyen Mustafa Kemal’in Askeri Sivaslı Fatma Seher’e;
Çerkez
Kadınları örgütleyen Hayriye Melek’e;
Alaşehir’deki
zulmü dünyaya çektikleri telgraf ile duyuran Makbule’ye;
Nebile’ye;
Yunan
işgaline elinde silahla karşı koyan Turgutlulu Çavuş Ayşe’ye;
Ödemişli
Fatma’ya;
Köpekli
Nuri Çetesi’ne katılan Aydınlı -namı diğer Binbaşı-
Ayşe’ye;
Yörük
Ali Efe’nin 1. Bölüğünün 4. Mangasında nişancı olarak savaşan Emire
Aliye’ye;
Elinde
balta ile Menderes Köprüsü’nde düşman bekleyen Arşın Teyze’ye;
Sarayköy’e
gelen İngilizci Nasihat Kurulu’nun üzerine silahla yürüyen Adöv Ayşe’ye;
Başındaki
yırtık örtüsünü erkeklerin yüzüne atıp, “Alın bunları örtünün, verin
silahları ben savaşırım” diyen Kezban’a;
Mavzeri
hiç
susmayan şehit eşi Senem Ayşe’ye;
Düğününde
takılan altınları Ankara’ya bağışlayan Kastamonulu 17 yaşındaki Hatice’ye;
Üç
kızını Mustafa Kemal’e emanet edip Sakarya Cephesine koşan ve
yaralanan Ayşe Çavuş’a;
Düşmanla
işbirliği yapan oğlunu vurup, dağa çıkan Domaniçli Habibe’ye;
Erkek
kılığında savaşan ve sonra kadın olduğu anlaşılan Halime
Çavuş’a…..
Soyadını
İnönü Meydanı’nda çarpışa çarpışa alan Mustafa İsmet’e;
“Geldikleri
gibi giderler” deyip, geldiklerinden biraz daha hızlı
gitmelerini sağlayan Mustafa Kemal’e:
Allah
rahmet eylesin, mekanları Cennet olsun diyor. Önlerinde saygıyla eğiliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder