BİR ZAMANLAR ÜLKÜCÜLER VARDI!..
Hakkı ÇOLAK
Otopsiye
göre üç gündür midesine bir lokma dahi girmeyen…
Şehit
edildiğinde cebinden sadece ve sadece 25 kuruşu çıkan...
Küçük
bir dilim bayat ekmeği suda ıslatarak bölüşüp karınlarını doyuran...
Anadolu
Türk terbiyesinden gelen utanma duygusuyla kimseciklere ismini açamadığı
sevdiği kızın, kendisinin mezara konuşunu 100 metre öteden hıçkırıklara
seyredip, terki diyar ederek, bir daha hiç kimselerin göremediği...
İdama
götürülürken, gecenin alaca karanlığında, bulutlar insan kılığına girip başları
üzerinde dolaşarak ''Cennette yerin hazır, senden önce Hakk’a vasıl olan
ülküdaşların seni bekliyorlar’’ diyerek karşılanan…
Şehadetinden
5, 5 ay sonra kabri açıldığında sağ başparmağından halâ sıcak kan akıp, gören
Savcının imana gelmesine vesile olan…
Şehadetinde
9 ay sonra çöken mezarı açıldığında, kabrinde kefenine çil dahi düşmemiş
bedeninden etrafa gül kokusu yayılan…
Biraz
sonra avluda boynuna ip takıp, ayaklarının altındaki sehpayı tekmeleyecek olan
cellâtına, ''Gecenin bu saatinde evinden, çoluk çoğundan ayrılıp buraya kadar
geldin'' diyerek helâllik isteyen...
|
Sol Başta: Abdullah Çağrı ELGÜN, En Önde Bıyıklı olan: Namık Kemal BIYIKLI |
BİR ZAMANALAR ÜLKÜCÜLER VARDI!..
Vatan
sevdaları,
İdam
sehpaları Burak'ları,
Dar
ağaçları ise Sır’atları olan...
Devrin
cellâtlarınca idam edilen ülkü devlerinin ayaklarının altlarındaki sehpalar,
üzerilerinde ki ülkü devlerini cennete taşıyacak kanatlarını açmış birer
BURAK'TAN farksızdılar.
İdamları
için çatılan dar ağaçları ise;
Mahşer
günü Cennete giden yoldan daha rahat geçebilmeleri için onların
Sır'atlarıydı...
Onlar,
kendilerini Türk milletine adamışlardı.
Türk
milletine Allah'ın birer mübarek armağanıydılar.
Onlar,
yılanın gömleğinden sıyrıldığı gibi dünya sevgisinden sıyrılarak vatan, devlet,
din ve Türklük uğrunda şehadete koşuyorlardı...
BİR
ZAMANLAR ÜLKÜCÜLER VARDI!..
‘’Ağabeyi,
sen davamıza lâzımsın, sen vurulma, ben vurulayım’’ diyerek ülküdaşının eceline
tâlip olan...
BİR
ZAMANLAR ÜLKÜCÜLER VARDI!..
Onlar
yaşadıkları devrin sahabesi olabilmek için ne dertlere göğüs gerip, en büyük
zorluklar karşısında bile geri adım atmamışlardı...
BİR
ZAMANLAR ÜLKÜCÜLER VARDI!..
Ruhlarını
İslâm'ın potasında eriterek, Türklük gurur ve şuuruyla peşinden koştukları
kutlu davanın birer çerisi olup, geride gözü yaşlı analar- babalar, dul ve
yetimler bırakarak gençliklerinin baharında Allah'a yürüdüler...
|
Selçuk DURACIK |
BİR
ZAMANLAR ÜLKÜCÜLER VARDI!..
O
ülkücüler;
Gönül
ve hal ehli olup,
Türklük
ateşiyle yanıp kavrulan,
Hakk'a
sevdalı,
Rütbe
beklemeyen,
Dünyaya
tenezzül edip ikbâl kovalamayan,
Anadolu'nun
her taşına sevdalı,
Her
karış toprağına vurgun Türk delikanlısıydılar,
Her
biri Türk’ün bağrından yeşeren namus âbidesidiydiler.
BİR
ZAMANLAR ÜLKÜCÜLER VARDI!..
O’
ülkücülerin çileli ömürleri;
Hainlerle,
Sütü
pislerle,
Kanı,
dini, nikâhı bozuk soysuzlarla,
Türk
milletinin amansız düşmanı kahpelerle,
Irz,
namus ve din düşmanı hainlerle mücâdelenin en çetiniyle, kavgaların en
amansızıyla geçti.
BİLİNSİN
Kİ:
Ülkücünün
ülkücüyle kapıştırılması tarihimizde uğradığımız felâketlerin en büyüğü ve en
korkuncu olur.
Bunun
sonucunda vatan ecnebinin olurken, herkesin anası, avradı, bacısı ve gelini
işgâl kuvvetlerinin askeri karargâhlarında fahişe yapılarak kucak kucak
dolaştırılır (Allah yaşatmasın)
Kim
bu alçaklığa tevessül eder ülkücüyü ülkücünün üzerine salarsa; biliniz ki bu
kişiler kendisinin ve milletinin namusunu pazarlayan GAVATLARDIR!..
ÜLKÜCÜ
ÜLKÜCÜYE SALDIRDI DENİLİYORSA!
Şayet
bir yerde her hangi bir sebeple ülkücü ülkücüye saldırdı diye bir haber duyarsanız,
biliniz ki ya birileri ülkücülere çamur atıyordur, ya da taraflardan biri
mutlaka ülkücü olmayıp, birilerinin bindirilmiş kıt'alarıdır.
Ülkücü
ülkücüye asla ve asla saldırmaz!
Çünkü
ülkücü ülkücünün kan ve can kardeşi olup, Türk milletinin vatanının, ırzının
mücâdelesini birlikte veren yiğitlerdir.
BİLİNSİN
VE BEYİNLERE KAZINSIN Kİ:
Ülkücü,
kimseye ne fedâilik, ne de uşaklık yapar.
Ülkücü,
Hasan Sabah'ın Haşhaşileri gibi sağa sola salya akıtmaz.
Ülkücü,
geçmişte kendisine hakaret edip iftira atanları da asla unutmaz.
Ülkücü,
kutsal kavgaların adamıdır.
Ülkücülük,
bir Türk için, insanın yükselebileceği en üst mertebedir ve insanlığın en yüce
şeref zirvesidir.
ÜLKÜCÜ:
Bazen
Vey Irmağı kıyısında Çinliye kılıç çalan Kürşad'ın kırk çerisinden biri olur.
Bazen
Ulubatlı Hasan olur surlarda elinde üç hilâlli bayrağı ile,
Bazen
Genç Osman'dır Bağdat önünde,
Bazen
Koca Seyit'tir kucağında 274 Kg lık mermisiyle...
ÜLKÜCÜ:
Hiçbir
zaman boynuna tasma taktırmaz,
O'
vatanı, şerefi, milleti için kavga verir,
Gâzi
olur,
Şehit
olur,
Lâkin
dünyaya meyledip kimsenin uşağı olmaz.
ÜLKÜCÜ
DAVA:
Fıtri
bir hadise,
İnsani
bir tercih,
İmâni
bir harekettir.
ÜLKÜCÜ
DAVA:
Bilgi,
kültür ve duygu temelleri üzerinde yükselen bir inanç ve fikir hareketidir.
Tarihi, kültürel ve mânevi derinliği olan yüce bir idealin adıdır.
ÜLKÜCÜ
İSE:
Bu
davayı sırtlayan ve kendi şahsi geleceğini Türk milletinin bekası noktasında
yok sayarak, maddi ve mânevi tüm imkânlarını onun yüksek menfaatlerine amade
kılan, ahlâk ve fazilet âbidesi, asil ve soylu insan demektir.
İYİ
BİLİNE Kİ:
Bu
ifâdeden gayrısı çapulcu olup,
Birilerinin
bindirilmiş kıt'alarıdır,
Bu
gibiler asla ve kata ülkücü olamazlar.
KİMLERDEN
Mİ ÜLKÜCÜ OLMAZ?
Ucuz,
Basit,
Yalancı,
Münafık,
İspiyoncu,
İtikatı
zayıf,
Menfaatperest,
Ahlâk
fukarası,
Ve
bulaşık adamlardan ülkücü olmaz!
EY
BENİM ASİL VE SOYLU ÜLKÜDAŞLARIM!
TÜRK’ÜN
GELECEK ÜMİDİ OLAN GENÇ BOZKURTLAR VE İHTİYAR KURTLAR, SİZLERE SESLENİYORUM:
Türk
darda!
Türk
zorda!
Türk
bir ateş çemberinin içine hapsedilmiş!
Biliniz
ki, İstiklâl, istikbâl ve hanımlarımızın, kızlarımızın namuslarına göz
dikilmiş!
İçeride
ve dışarıda ki hainler SEVR TÜRKÜLERİ söylemekte ve Türk’e diş
bilemekteler!
SON
OLARAK DİYORUM Kİ:
Bir
olun!
İri
olun!
Diri
olun!
Kucaklaşın!
Gönüllerinizi
genişletin, 82 milyon yer bulup kendilerini güvende ve huzurda hissetsin o ülkü
dolu gönüllerinizde!
ŞUNU
DA UNUTUP YEİSE KAPILMAYIN!
Yüce
Allah, bu toprakların tapusunu,
İlkin
1071 Malâgirt,
İkinci
kez 1915 Çanakkale,
Son
olarak da 9 Eylül 1922 de Türk’e kesti…
Bu
topraklar Allah’ın dilemesiyle kıyamete kadar, altında Allah’ın mührü olan
ilâhi tapu gereğince Türklerindir olacaktır!
BİR
ŞARTLA!
Başbuğ
Türkeş’in mübarek Anadolu topraklarına ektiği ÜLKÜ TOHUMLARINI el
birliği ile yeşertip, ÜLKÜCÜ RUH etrafında kenetlenip organize olarak,
küfrün, hainlerin, Cumhuriyet düşmanlarının karşılarına çıkmakla…
GEÇ
KALAN ÖLÜM!
Ruhi
Kılıçkıran- Önkuzu- Özmenem- Pehlivanoğlu- Duracık- Esendağ….
Derken Fırat Çakıroğlu ülküdaşlarım!
Biliyorum
kırgın ve kızgınsınız bana.
72
sene yaşayarak çok mu geç kaldım yanınıza gelmek için?
Ne
sizleri daha fazla bekletmeyi ne de Türk’ün sahipsiz kalan vatanından ayrı
kalmayı içime sindiremiyorum ve YENİDEN DİRİLİŞLE HAYKIRIYORUM…
Malım,
Kanım, Canım Vatana Feda Olsun
Türklük
Bedenimiz, İslamiyet Ruhumuz
Kanımız
Aksa Da Zafer İslâm’ın Olsun
Türkiye
Turan, Anayasa Kuran Olsun
Allah
Türkü Korusun ve Yüceltsin.
Allah,
Türk’e
Ülkücü Dirilişle Yeni Yeni Zaferler Kazanıp,
Can
Anadolu Topraklarında Kıyamete Kadar Yaşamayı Nasip Eylesin İnşallah"
Âmin.